LOGO

İKİNCİ EL ARAÇLARDA AYIP VE SATICININ AYIPTAN DOĞAN SORUMLULUĞU

Ülkemizde ikinci el araç satışı oldukça yaygındır. Her ne kadar “ekspertiz” kavramı hayatımıza girmiş olsa da ikinci el araç satın alanlar, bazen kötüniyetli bazen de konu ile ilgili gerekli ve yeterli bilgiye sahip olmayan kişiler tarafından mağdur edilmektedir. Aracın TRAMER kaydında usulsüzlük yapılması, motor ve mekanik durumu ile ilgili yanıltıcı bilgi verilmesi, kilometresiyle oynanması, yani aslen hasarlı olan aracın hasarsız gibi gösterilerek satılması gibi durumlar alıcıların mağduriyetine neden olmaktadır. Bu gibi durumlarda, araçta bir “ayıbın” varlığından bahsedilecektir. Ayıplı araç sorunuyla karşılaşan kişi sayısıyla birlikte bu konuda yaşanan mağduriyetler de bir hayli artmış durumdadır.
 
Ayıp nedir?
 
Ayıp, malın tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olmasıdır. Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesine göre satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.
Ayıp kavramı, ayıbın niteliğine göre açık ve gizli ayıp olmak üzere ikiye ayrılır. Uygulamada malda hangi ayıp türünün bulunduğuna göre farklı sonuçlar ortaya çıkacaktır. Kısaca açıklamak gerekirse açık ayıp; alıcının satın alınan şeyi teslim aldığı anda duyu organlarıyla tespit ettiği ya da edebileceği şekilde belli olan ayıptır. Örneğin araç kapılarındaki çizikler, camlardaki kırıklar açık ayıbın varlığına işarettir. Gizli ayıp ise ilk bakışta belli olmayan ancak zamanla ortaya çıkıp anlaşılan ayıplardır. Aracın mekanik aksamı ya da motorundaki sorunlar gizli ayıp olarak değerlendirilir.

Alıcı teslim aldığı maldaki ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Alıcının bu bildirimi makul bir sürede yapması gerekir. Bildirim süreleri teslim alınan malda ortaya çıkan ayıp türüne göre farklılık gösterecektir. Türk Borçlar Kanunu’nun 223. maddesine göre alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak (gizli) bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir. Bildirilmediği takdirde satılan mal, bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
 
İkinci El Araçlarda Ayıp
 
Türkiye’de ikinci el araç satışı çok yaygın bir yöntemdir. Ülkemizde ikinci el araç satışları genel olarak şahıslar ya da aracı kurumlar üzerinden yahut araçların yetkili satıcıları tarafından yapılmaktadır. Araçta herhangi bir ayıp var ise bunun tespit edilebilmesi için aracın genellikle bir ustaya ya da ekspertiz olarak isimlendirilen yetkili bir kuruma gösterilerek kontrolünün yapılması, alıcının yararına olacaktır. Ancak yine de ayıplı araç satışının önüne geçilemediği görülmektedir.
 
Satıcı, araçtaki ayıbın varlığından haberdar olmasa dahi ayıptan sorumludur.

Satıcı, araçtaki ayıbı bilmese dahi nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından sorumludur. Örneğin uygulamada sıklıkla karşılaştığımız üzere araçların daha önceki sahiplerinin, kilometre sayaçları ile oynaması halinde durumu fark eden alıcı, aracı kendisine satan son satıcıya dava açabilir. Bu durumda satıcının aracın kilometresinin değiştirildiğini bilmesine gerek yoktur.

Satıcı, alıcıya açık ve dürüstçe bildirdiği ayıplardan sorumlu değildir.

Satıcı Türk Borçlar Kanunu m.222/1’e göre satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Ancak bu düzenlemeye rağmen ayıbı alıcıya bildirse dahi bazı durumlarda sorumlu olabilmektedir. Örneğin satıcının alıcıya aracın sağ ön hava yastığında bir sorun olduğunu bildirdiği ve alıcının bunu kabul ederek aracı satın aldığı ihtimalde daha sonradan yapılan inceleme ile hava yastığının değişmesinin gerekmesi halinde satıcı bunu alıcıya bildirdiğini ve sorumluluğunun olmadığını iddia edemez. Satıcı tarafından yapılan bildirim açık ve dürüst olmalıdır. Yani bu örnekte satıcının, hava yastığında bir sorun olduğunu bildirmesi yeterli olmamakta, bu sorunun ne olduğunu, değişmesi gerekiyorsa değişmesi gerektiğini açıkça ve dürüstçe alıcıya söylemesi gerekmektedir.
 
Araçtaki ayıpların alıcıya bildirildiğini ispat yükü satıcıdadır.

Günümüzde ikinci el araç satışları çoğunlukla internet ilanları üzerinden yapılmaktadır. Bu şekilde yapılan satışlar satıcının araçtaki ayıpları alıcıya bildirdiğinin ispatı niteliğindedir. Bu bildirimlerin sözlü olarak yapıldığı durumlarda ise ne yazık ki ileride ispat açısından sorunlar yaşanmaktadır. Bunların önüne geçebilmek için araçtaki ayıpların yazılı olarak bildirilmesi oldukça önemlidir.
 
Alıcının ekspertiz incelemesi yaptırma zorunluluğu yoktur.
 
Alıcının, ekspertiz incelemesi yaptırma zorunluluğu bulunmadığı gibi, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2016/26690 E. ve 2019/9299 K. sayılı kararında da ifade edildiği üzere; satın aldığı araçla ilgili olarak Trafik Şube Müdürlüğü’nce tutulan kayıtları, aracın sigorta kayıtlarını, TRAMER kayıtlarını inceleme, TRAMER’e SMS atarak bilgi edinme yükümlülüğü de yoktur. Söz konusu karara göre satıcı sonradan ortaya çıkan gizli ayıplar hakkında alıcının gerekli sorgulamaları yaptırmadığını (ekspertiz, sigorta kayıtları, tramer kaydı vb.) bu nedenle de gözden geçirme yükümlülüğüne aykırı davrandığını iddia ederek sorumluluktan kurtulamaz.
Ancak ayıpların satıcıya ihbar edildiğinin ispat yükümlülüğü ise alıcıdadır. Bu nedenle noter kanalıyla ihtarname çekmek ya da iadeli taahhütlü mektup aracılığıyla bildirimde bulunmak alıcı tarafa ispat kolaylığı sağlayacaktır.

Ayıbın Varlığı Halinde Alıcının Seçimlik Hakları
 
Türk Borçlar Kanunu’nun 227. maddesinde, ayıbın varlığı halinde alıcının sahip olduğu seçimlik haklar düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre, alıcının dört adet seçimlik hakkı bulunmaktadır. Bunlar;
 
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini istemedir.
 
Buna karşılık satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
 
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
 
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.
 
Ayrıca tüm bunların yanında alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
 
Zamanaşımı
 
Türk Borçlar Kanunu m.231’e göre; Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Ancak satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.